ANIL ÇALIŞKAN - şiir

Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretçi defteri
Yeni Sitelerimizi Deneyin
FORUM
top liste
ANKET
Sayaç
FUTBOL
ilginç bilgiler
ESPIRILER
BILMECELER
BULMACA
HARRY POTTER
Haberler
Hayvanlar
fıkralar
sağlık haberleri
Üye giriş yeri
şiir
GALERİ
GAZETE
Linkler
hava dudumu
HARİTALAR
BASKETBOL
FORMULA 1
yemek tarifleri
tenis sonuçları
hockey sonuçları
100 TEMEL ESER
LİSELER
OKS PUAN HESAPLAMA
SBS PUAN HESAPLAMA
renk
filtreler
kar fotoğrafları
amatör fotocu
elementler
UYARI
yazım kuralları
YAZIM KURALLARIYLA İLGİLİ BİLGİLER
Tevekkül
DNA
Fiil
ROMA UYDU GÖRÜNTÜLERİ
Göz Yanılmaları
İstiklal Marşı
Işık
Portfolyo
Emma Wtson
Rupert Grint
Daniel Radcliffe
Johnny Deep
Orlando Bloom



 

Beyaz Güvercin




Yeni doğmuştu beyaz güvercin
Taze bir zeytin dalı buldu sonunda
Hep gündüz sanırdı diyarları
Hep sıcak bilirdi güneşi
Sevecendi uçarken
Özgürlük şarkısıyla çırpınırken yüreği
Kayıyordu altında barış maviliğinde okyanuslar
Fakat sonsuzluğunda diretmişliğin
Düşüverdi kanatları güvercinin
Kırık bir özlem
Şaşkın gözlerle baktı
Batan güne
Ve
Döndü hayal yuvasına yeniden
Ağzında solmuş yapraklarıyla bir zeytin dalı
Anladı boşa gayretti aramak sabahı.


Muntazam

Seni kamçılardan çıkardım
Tevbelerle başladı rahmet vuruşları
İnsan ağlar oldun yürekli göğüsler kurdun
Sesimi işkencelerden alırdın
Elimin altına dökerdin etlerini
Hızlı varışlara bile hazırım daha
Dayanırdı yelken bezleri saf saf insan enginlikleri
Bir geçmiş zaman kalkanı indi
Çınar ağaçlarından sahil sularına
Kalbim kalkıp indi gemilerden
Çok tarandım başka saçlar tarandım sokaklarda
Kabris kamburu çıkardı yıllar
Ve bir tek çıban çıkaran yoktu sancılarla
Habire vuran rüzgar
Kabirlerde su yollarında
Dehlizlerde
İç çekmeler
Sızlanmalar fısıltılar
Ne zora çekiyor zaman ki bildiler farkettim
Götürüp
Kelimeleri başka bir semte attılar beni
Üzgün melal içre ve aşık
Yürüdüğüm deniz sahillerindeyim
Yakın sabahlarda öğlelerde ve daha
Üç parıltısında günün
Devlerimi güreştirmek işim
üstüm başım heykel kırıkları

Cadde

bir caddenin adı ölüm olsun
uyandırır mı bu sizi yolculuğunuzu beklerken
şantajcıları birikmiş kahve köşelerinde
kıpırdatmaz güvensizliğini bir tanesi
kurşun eziktir, örümcek işini bitirmiştir
dolgusu toplam bir düzinedir belki fazla
gizini çözmek için yalnızlığını verir biri
haykırışı sıradan, çaresiz

bir caddenin adı korku olsun
satılmış pompacıları, kuytularında uyumayan
karanlığı hortlak, aydınlığı cesaret torbası
her an bitebilir de, uçurumun kenarındadır
belki bu bir kampanyadır, tükenişin
varlığı tertemiz, sonuncusu gedik desenli
parçalanmış bir tasarımıdır yerde duran
alacalı siren sesidir aslında caddeyi korkutan

Cadı Kazanı

Bezirgânın güdümüne girenler
Dışlayanlar bilge ile ozanı
Sizin yüzünüzden bu dünya beter
Kargaşa alanı, cadı kazanı

Içgüdü (Kent Şiirleri 6)

daha az kanarim
geldigin kadar gidersen
ki bir gün gideceksin
bende kaldigini bilmeden

A Benim Kardaşlarım

Dostum yok ya dostum, düşman arama!
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Melhem diye tuz ekerler yarama
Sağolası kardaşlarım var ya benim...

Menfaat, çıkar olunca şu konu
Kimi kep'i attı kimi şifonu
Ali Cengiz olur oynar oyunu
Sağolası kardaşlarım var ya benim...

Dursun desen de duramaz yerinde
Kırk tilki var her birinin cebinde
Hesap günü gelir çatar birinde
Sağolası kardaşlarım var ya benim...

Huri melek sandığım masum yüzler
Kimi kuyum kazar, kimisi düzler
Ayışığı kadar kâr etmez hiç sözler
Sağolası kardaşlarım var ya benim...

Böbürlenme Çağlari beş kardeşinle
Ne desen boş, ne desen boş nafile
Sağlığında tükürürler leşine
Sağolası kardaşlarım var ya benim...

A Bülbülüm Garip Garip

A bülbülüm garip garip
Ötme beni ağlatırsın
Varıp yâdlar arasında
Yatma beni ağlatırsın

Bülbül gibi zardır işim
Akıttım çeşmimin yaşın
Hışımlanıp hilâl kaşın
Çatma beni ağlatırsın

Aşık olan neyler malı
Ağlamaktır anın kârı
Sevdiğim karşımdan bari
Gitme beni ağlatırsın

Der ki Aşık sana kuldur
Ezelden bildiğin haldir
Ya azat eyle ya öldür
Satma beni ağlatırsın

Abaküs

Abaküsün ilk boncuğundasın,
Sesler çıkarıyor, emekliyorsun.
Ailen mutlu...
İkinci boncuğu, üçüncü boncuğu,
beşinci boncuğu; hayat akmakta...
Hayat pencerenin kenarındasın
Bakmaktasın dışarıya...
Arkadaşların oyun oynamada,
Beni de belkeyin geliyorum diyorsun.
Çocukluk heyecanını bir kaç boncuk yaşıyorsun.
Şimdi okul çağındasın,
Hayat pencerenden bakıyorsun dışarıya;
Arkadaşlar okul yolunda...
Beni de bekleyin geliyorum diyorsun.
Birkaç boncuğu da okulda harcıyorsun.
Şimdi deli dolusun, delikanlı diyorlar sana,
Ay ne kadar da benziyorsun babana.
Hayat pencerenden dışarı bakıyorsun
Arkadaşlar eğlenmek için yolda
Beni de bekleyin geliyorum diyorsun.
Sonra yıllar akmakta...
Abaküste boncuk bir bir azalmakta...
Hayat pencerenin kenarındasın halâ,
Bir kaç boncuk öncesi damatlığın sırtında,
Ve şimdi ekmek derdi başladı biliyorsun
Hayat pencerenden bakıyorsun dışarıya
Arkadaşların şimdi ekmek derdine yolda,
Beni de bekleyin geliyorum diyorsun.
Sonra biraz duruyorsun
Bakıyorsun önüne sonra ardına
Abaküse takılıyor gözün sonra.
"Ulan çoğu gitmiş azı kalmış" diyorsun
Hayatın o kör ritmini orada anlıyorsun...
Çoluk çocuk derken şimdi torun var yolda,
Abaküste boncuk sonlara ulaşmakta...
Hayat pencerende şöyle bi duruyorsun,
Ve sonra tekrar dışarı bakıyorsun
Arkadaşların yok artık yolda...
"Ne çabuk" diyorsun.
Gözlerin takılıyor batan güneşe.
Kahroluyorsun...
Öteye gitmek için bir şey yok biliyorsun.
Ta uzaklarda mezarlar görüyorsun
Arkadaşlarını anımsıyorsun...
Beni de bekleyin geliyorum diyorsun...

Abime..

Öyle sanıyorum nisandı,
Gittin.
Gülüşlerin, gözyaşlı.
Dolu valizler eşikte,
Delirmelerde annem.
Ceplerimde hüzünlerim saklı,
Ayrılışın son anı için.
Delirmelerde annem..
Yollarda arkadaşları abimin,
Varoşun centilmenliği, uğurlaması;
Kenara çekilen konvoy,
Gözlerde hüzün.
Kasette oyun havası..
Gülen gözler ıslanınca
Fena oynanır Ankara Hüdaydası...

Son dakikalar.
hazin,
Dirayet falan hikaye..
Gözlerde gözyaşı basıncı..
Gittin.
Öyle sanıyorum nisandı.
Ve hüzünlü bir aile çemberi,
Ortada kabuğunu kırmış delikanlı.
Havaalanında bakışlarımız şaşkın.
Gidenin bir küçüğü,
Ve onun bir küçüğü,
Abim, abim ve ben.
Üçümüz de kaskatı..
Delirmelerde annem.
Babam orda da babam, aynı.
Memur bıyıklarından geçen damlalar ihtiyatlı..
Abim saçları dalgalı,
Gidiyor işte.
Biletine kadar alınmış,
Deliniyor ciğerleri ama kararlı..
Küçüğüm daha, ortadayım.
Bitişlerde annem,
Sevincinin niyesi çalınmış..
Heyecanı demir muhafazalı..
Aile büyükleri yasta,
Avusturalya.
Herkes böyleyse diyorum,
Atlasta zor bulunan bir yer olmalı..
Derken, en son bana sarıldı..
Küçüğüm daha, yanaklarım al al..
Titreyen sesinde neşe var.. hüzün var..
"Kendine dikkat et, çakal.."
O lafladır,
Çocukluğum bitti,
Gençliğim başladı..

On iki yıl oldu...
Gittin...
Gençliğimin başladığı aydı...

Bugün 2 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol